Kabak,Kahve, Kakao, Kantaron, Karabaş otu, Karabiber, Karnabahar, Karpuz, Kasımpatı, Katırtınağı, Kavun, Kayın ağacı, Kayısı, Kaynanadili, Keçiboynuzu, Kekik, Kenevir, Kereviz, Kestane, Kına ağacı, Kınakına, Kızılcık ,Kiraz, Kişniş, Kuşburnu, Kuşkonmaz
KABAK
(Gourd / Cucurbita) Bir yıllık, sürünücü otsu bir bitki. Gövdeleri tüylü sürünücü olup, silindir biçimindedir. Kökleri uzun ve iğ seklindedir. Yapraklar tüylü, büyük, böbrek veya kalp seklinde, beş parçalı, uzun saplıdır. Çiçekler tek eşeylidir. Erkek çiçekler sarimsi renkte büyük, dişi çiçekler daha küçüktür. Meyveleri çeşidine göre küremsi, silindir veya yumurtamsı şekillerde ve saplıdır. Meyve kabuğu ince veya kalın, yumuşak veya serttir. Meyveleri çok tohumludur. Kabak, bir sıcak ve mutedil bölge bitkisidir. Memleketimizde birçok kabak türü ve bunların varyeteleri ekilmektedir. Bilhassa sakız kabağı (Cucurbita pepo) ve kestane kabagi (C. maxima) veya helvacı kabağı önemli olup tıbbî olarak da kullanılmaktadır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Memleketimizde kültür olarak yetiştirilir.
Sakız kabağı (C. pepo): Gövdeleri boyunca keskin çizgili, yapraklari bes sivri parçalidir. Meyveleri silindir veya yumurtamsi olup, kalin ve sert kabukludur. Beyaz etli, makbul bir kabaktir. 20-30 cm kadar uzunluktadir.
Kestane kabağı-Helvacı kabağı (C. maxima): Gövdeleri silindir biçiminde, yaprakları böbrek seklinde ve tüylüdür. Meyveleri basık küremsi, saplı, ince kabukludur. Pişirildiğinde kabukları yumuşar ve zar gibi soyulur. Kırmızı etli kısmında sekerli ve nişastalı maddeler vardır. Yemeği ve tatlısı yapılır.
Kullanıldığı yerler: Her iki türün tıbbî olarak kurutulmuş tohumları kullanılır. Tohumlarında sâbit yağ ve peporesin vardır. Tohumları (çekirdekleri) tenya ve kurt düşürücü olarak bilhassa çocuklarda kullanılmaktadır. Tohumlar diş kabuklarından ayrılarak dövülür, sekerle karıştırılarak verilebilir. Ortalama doz çocuklarda 40 gr büyüklerde takriben 100 gr’dir. Kabak çok besleyici özelliktedir C ve B1 vitamini ihtiva eder. Pişirilen etli kısmı yiyecekten başka çıban ve sis yerlere lapa olarak da tatbik edilir.
Diğer kabak çeşitleri şunlardır:
Bal kabağı: Kestane kabağının bir cinsidir. Eti saridir.
Lif kabağı (Luffa cylindrica): Meyvelerinin iletim demetleri sik bir ağ teşkil eder. Bu şebeke, meyve soyulup kurutulduktan sonra, sünger gibi kullanılır.
Su kabağı (Lagerneria vulgaris): Meyvelerinin yarısı şişkin, yarısı dardır. Bu sebepten su kabı olarak veya ortadan boyuna kesilip kurutulduktan sonra maşrapa seklinde kullanılmaktadır.
Dikenli kabak (Sechium edule): Vatanı Orta Amerika olan, memleketimizin güney bölgesinde yetiştirilen çok yıllık bir bitkidir. Meyveleri etli ve büyük bir armut seklinde, beş dilimlidir. İçinde bir büyük tohum vardır. Meyveleri pişirildikten sonra sebze olarak yenir.
KAHVE
(Coffee ) Vatani Afrika olan fakat bugün tropikal bölgelerde yetiştirilen küçük boylu ağaç ve ağaççıklar. Kisin yapraklarını dökmez, çiçekleri beyaz, meyveleri 1-2 tohumlu olup kırmızıdır. Yabânî olarak yetişen kahve ağaçlarının boyları 5-7 m olduğu hâlde kültür olarak yetiştirilenlerin boyları 2-3 metreyi geçmez. Kahve ağaçlarının en iyisi Arabistan’da yetişenidir. Kahve, insanlar tarafından ilk olarak Habeşistan’da 3. yüzyılda yetiştirilmeye ve kullanılmaya başlanmıştır. On sekizinci yüzyılda Mekke’ye hacca giden Habeşistanlılar, kahveyi Arabistan’a ve bütün Müslüman âlemine tanıtmışlardır. Böylece Müslümanlar tarafından bilinen ve kullanılan kahve, Osmanlılar zamânında Avrupa’da görevli elçiler yoluyla önce Venedik, İngiltere, Fransa’ya daha sonra da, bütün bati devletlerine tanıtılmıştır. Kahve, en çok Habeşistan, Libya, Brezilya, Meksika, Hindistan, Arabistan ve Orta Amerika’da yetiştirilir.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Tabiî olarak yetişmez. Kültürü yer yapılır.
Kullanıldığı yerler: Kahve çekirdeklerinin kavrulup dövülmesinden ve sıcak suyla kaynatılmasından meydana gelen içecek “kahve” olarak bilinir. Kahvenin bileşiminde en önemli olarak kafein alkoloidi vardır. Kafeinin az miktarının damarları genişletmek sûretiyle uyarıcı etkisi vardır.Kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, böbrek damarlarını genişleterek idrarı çoğaltır, solunumu hızlandırır. Kani beyne çekerek, beynin faaliyetini arttırır ve narkotiklerle zehirlenmelere karşı kullanılır. Fazla miktarda alındığında uyarıcı etki fazlalaşır, kalbin çarpıntısını arttırır, kulakların uğuldamasına sebep olur. Çok fazla alınırsa ölümle sonuçlanır. Kahvede az miktarda protein, yağ ve sakkaroz bulunur. Kahve, ya çekirdek olarak veya çekilmiş olarak (kavrulup-öğütülmüş) olarak satılır. Kavrulup öğütülmüş kahve çabuk bayatladığından, daha çok çekirdek kahve tercih edilir.
KAKAO
(Cacao tree / Hintbademi / Theobroma cacao) Vatani tropik Amerika ve Bati Afrika olan, kavliflor bir bitki. (Çiçeklerin yaşlı dal ve gövdelerden çıkması olayına kavliflor denir.) Kakao, theobroma denilen bir bitki türünün kurutulmuş tohumlarıdır.Kahve gibi içilmede kullanılır. 10-15 m boyunda bir ağaçtır. Çiçek ve meyveler ana gövde üzerinde bulunur. Bitkinin ancak 5-6 yasından sonra meyvelerinden istifâde edilir. Meyveler kavun seklinde, küçük bir hıyar büyüklüğünde ucu sivri, tâzeyken limon sarisi-kırmızı renkte, kuruduktan sonra daha koyu olan ve açılmayan bir kapsüldür. Meyveleri çok tohumludur. Beyaz veya açık mor renkteki ve bâdem seklindeki tohumları kakao tânelerini teşkil eder. Meyveler içerisinden çıkarılan kakao tohumları ya hemen veya bir süre fermantasyona terk edildikten sonra kurutulur. Fermantasyon sonucu acı lezzet kaybolur ve aromatik bir koku meydana gelir. 50 meyveden takriben bir kg, tohum elde edilir. Tâneler kavrulur, kızılımsı kahverengi un hâline getirilir ve yağı çıkarılır. Yağ çıktıktan sonra katılaşan kakao, yeniden öğütülerek çok ince toz hâline getirilir ki, bu toz, kakao tozunu teşkil eder.
Kullanıldığı yerler: Kakaonun bileşiminde teobromin, kafein, kakao sâbit yağı vardır. Bol kalorili bir besindir. Ayrıca %40 karbonhidrat, % 18 protein vardır. Kafeinden dolayı kahvede olduğu gibi yatıştırıcı ve uyarıcı etkisi vardır. Az miktarı kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylaştırır, idrar söktürür. Fazla miktarı zararlıdır. Kakao kahve gibi ayrıca süt ilâvesi ile de içilebilir. Kakao yağı çıkarılmadan, çikolata îmâlinde kullanılır. Kakao yağı seker yapımında olduğu gibi, pomatlarda da kullanılır.
KANTARON
(Centaury / Erythraea centaurium / Gentiana lutea) Haziran, eylül ayları arasında pembemsi, beyaz renkli çiçekler açan, nemli çayır ve orman kenarlarında rastlanan 15-50 cm boyunda, iki yıllık otsu bir bitki. Küçük kantaron veya kırmızı kantaron olarak da bilinir. Bitkinin gövdeleri tüysüz ve diktir. Yapraklar sapsız ve karşılıklı, oval şekilli ve uçları sivridir. Pembemsi çiçekler dalların ucunda durumlar yapar ve çiçekler genellikle saplıdır. Çiçekler beş sivri dişli ve tüpsüdür. Meyveleri silindir seklinde bir kapsüldür. Çok fazla sarimsi-esmer renkli tohumları vardır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Trakya ve Anadolu.
Kullanıldığı yerler: Çiçekli bitki çiçek açma zamanında toplanır, demetler halinde bağlanıp gölgede kurutulur. Bitkide sekerler, reçine ve acı maddeler vardır. Çayı kuvvet verici, iştah açıcı ateş düşürücü ve hazmı kolaylaştırıcı olarak verilir. Ayrıca Astım ve mide ağrılarında da faydalı olduğu bilinir.
KARABAŞ OTU
(Lavandula stoechas / French lavander / Lavande) Ballıbabagiller familyasından, bir veya çok yıllık otsu bir bitkidir. Ezildiği zaman çok kuvvetli ve hoş olmayan bir koku çıkartır. Çiçekleri mavi veya menekşe rengindedir. Bir türünden, "Karabaş yağı" denilen bir yağ çıkartılır. Yurdumuzda alçak maki gruplarıyla birlikte yetişir.
Kullanıldığı yerler: Ağrıları dindirir. Kalbe kuvvet verir. Balgam söker. Uyuşukluk giderir, zindelik verir.
KARABİBER
(Dar-i fülfül / Black pepper / Poivre noire / Pipper nigrum)
Kullanıldığı yerler: Mideyi ısıtır. iştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve barsaklardaki mikropları öldürür. Enerji verir. Afrodizyak özelliği vardır (Cinsel istekleri kamçılar.)
KARNABAHAR
( Karnabit / Brassica oleracea var / Cauliflower) Lahananın bir çeşidi. Lahanada yapraklar sebze olarak kullanıldığı halde, karnabaharda yenilen kısım genç çiçek tomurcukları ile çiçek durumu eksenidir. Karnabahar beyaz renkte bir sebzedir. Bunun sebebi de çiçek durumunun büyük örtü yaprakları ile kapalı kalmasındandır. Fosfor ve vitamin bakımından zengindir.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Ege, Akdeniz, Marmara bölgelerinde sebze olarak yetiştirilir.
Kullanıldığı yerler: Zihin yorgunluğunu giderir. Afrodizyak özelliği vardır. Cinsel gücü artırır. Sinirleri kuvvetlendirir. İdrar söktürür. Dalak hastalıklarına iyi gelir. Seker hastalarına faydalı olduğu bilinir.
KARPUZ
(Citrullus vulgaris / Watermelon ) Pulpasi sulu ve lezzetli olan ve memleketimizde meyve olarak çok yetiştirilen, alaca yeşil, sert kabuklu büyük meyveler veren, bir yıllık otsu bir bitkidir. Daha çok Akdeniz bölgesi ülkelerinde yetişen bir bitkidir. Anavatanı Afrika’dır. Eski Mısırlılar zamanında karpuzun yetiştirildiği tespit edilmiştir. Karpuz, mutedil iklimlerden hoşlanır, kumlu-killi, derin ve serin toprakları sever. Olgun karpuzlar tin-tin eder, kurumuş sapı kolayca kopar, ağırlıkça hafiftir. Karpuzlar renk, sekil ve yetiştiği yere göre isim alırlar:
1. Yeni dünyâ karpuzu: Marmara bölgesinde çok ekilir. Açık yeşil renkte ince kabuklu, koyu kırmızı, gevrek, tatlı ve etlidir. Çekirdekleri beyaz ve küçüktür.
2. Alacalı karpuz: Açık yeşil kabuk üzerinde muntazam koyu lekeler vardır. Kabuğu gevrektir. Eti pembe kırmızı, çekirdekleri siyahtır.
3. Kara karpuz: Kalın, koyu yeşil kabuklu, çok sekerli ve lezzetli, etinin orta kısmı buzlu gibi görüldüğünden kara buz karpuzu da denir. Çekirdekleri küçük ve kırmızı renklidir. Siyah olanları da vardır.
4. Gülle karpuzu: Geç yetişen, kışlık bir çeşittir. Koyu yeşil renkte ve gülle seklindedir.
5. washington karpuzu: Erken yetişen tatlı, kabuğu ince bir karpuz çeşidi.
6. Diyarbakır karpuzu: Alaca yeşil, çok kalın kabuklu, yuvarlak ve söbü biçiminde, ortalama 20-30 kg gelebilen iriliktedir. 50-60 kg gelenleri de vardır. Fazla sekerli sayılmaz, eti de posalıdır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Hemen hemen her yerde.
Kullanıldığı yerler: Tatlı, sulu, şifalı, ferahlatıcı bir meyve olan karpuz, vücuttaki toksinleri temizler ve böbrekteki kumları eriterek sıhhat ve zindelik kazandırır. Karpuzun keleklerinden tursu yapılır. Ayrıca kemik gelişimine de yardımcı olur.
KASIMPATI
(Chrysanthemum / Krizantem / Margarit) Vatani Çin, Japonya olan park ve bahçelerde yetiştirilen güzel çiçekleri olan süs bitkileri. Sonbahardan kısa kadar çiçek açar. Sarıdan kırmızıya kadar çeşitli renklerde iri ve katmerli çiçekleri vardır. Büyüklükleri ve şekilleri türlerine göre farklıdır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Ege, Akdeniz, Marmara bölgesi.
Kullanıldığı yerler: Balkanlarda yetişen ve Chrysanthemum cinerariae folium adi verilen türünden, böcek öldürücü ilaç yapılır.
KATIRTIRNAĞI
(Geniste luncea / Spartium / Genet) Baklagiller familyasından, dik duran çalı halinde, her zaman yeşil olan, odunsu bir bitkidir. Genç sürgünleri narin yapılıdır. Üzerinde çok sayıda yaprak bulunur, ya da yapraksızdır. Çiçekleri saridir.
Kullanıldığı yerler: İdrar ve balgam söktürür. Hazmı kolaylaştırır. Böbrek ve safrakesesi taslarının düşürülmesine yardim eder. Mesane hastalıklarını tedavi eder. Romatizmada faydalıdır. Kabızlığı giderir. Kalp hastalıklarında kullanılır
KAVUN
( Melon / Muskmelon / Cucumis melo) İlkbaharda küçük sari çiçekler açan, yıllık, sürünücü, otsu bir yaz meyvesidir. Sülükleri dallanmıştır. Yaprakları kalp ve böbrek seklinde, 3-5 loplu, büyük ve tüylüdür. Çiçekleri, bir eşeyli ve bir evcikli olup yaprakların koltuğundan çıkarlar. Meyveleri çeşitli sekil ve renklerde (genellikle sari) dir. Çekirdekleri uzun, elipsoidik veya oval şekildedir. Kavunun ana yurdu Orta Asya’dır. Dünyânın tropik ve ılıman bölgelerinde kültür olarak zirâatı yapılmaktadır. Dünyâca meşhur kantalup kavununun esas vatani Van ve Diyarbakır bölgesidir. Ancak 16. yüzyılda İtalya’da görülmüş olan bu kavun çeşidi Roma yakınındaki Cantalupa’da yetiştirildiği için batıda “kantalup” kavunu olarak anılmaktadır. Avrupa’da en çok tutulan bir kavundur. Memleketimizde de bir hayli kavun çeşidinin zirâatı yapılmaktadır. Trakya ve İstanbul bölgesinde yetiştirilen “topatan” kavunu, ince ve sari kabuklu olup dayanıksızdır. Bu bölgede yetiştirilen “çitli” denilen kavun kısa dayanıklıdır. Ege bölgesinde bilhassa Manisa ve havâlisinde “Kırkağaç” kavunu zirâatı oldukça yaygındır. Dayanıklı ve çok leziz olan bu kavunlar ayni zamanda ihraç da edilebilmektedir. Kırkağaç kavunundan üretilen çeşitleri “hasan bey, altınbaş, dilimli ve hallaç” gibi mahallî isimler almaktadır. Olgunlaşmadan koparılan kavuna “kelek” adi verilmektedir. Daha çok tursu yapımında faydalanılır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Türkiye’nin hemen hemen her yerinde kültür olarak yetiştirilir.
Kullanıldığı yerler: Kavun meyve olarak çok yenildiği gibi tohumları (çekirdekleri) de tıbbî olarak kullanılmaktadır. Olgun kavunların çekirdekleri kurutulur. Çekirdekler halk tabâbetinde öksürüğe karşı (çekirdekleri suda, suyu yarıya ininceye kadar kaynatılıp içilmesiyle) kullanılır. Ayrıca kavun, sinirleri yatıştırır, böbreklerdeki kani temizler, tasların düşürülmesine yardımcı olur. Barsaklarda ülser ya da iltihab olanlarla, seker hastaları ve yüksek tansiyonu olanlar yememelidir.
KAYIN AĞACI
(Akgürgen / Kızılağaç / Fagus ) Kışın yaprağını döken çiçekleri bir cinsli orman ağaçları. Yapraklarının kenarları girintili, ince tüylü ve uçları sivridir. Çiçek durumları kedicik seklindedir. Meyvelerinin dip kısımlarında kupula adi verilen kadeh seklinde bir çanak bulunur.
Gölgede yetişen ağaçlardandır. Kökleri orta derinliğe kadar iner. Azamî 700-800 sene yasayabilir. Sah ve filizden büyüyebilir. Kayın ağacının gövdesi ince, çatlaksız ve kırçıl renkli bir kabukla sarılmış silindir biçimindedir.
Kayın ağacının 10 kadar türü vardır. Memleketimizde Doğu kayını(Fagus orientalis) yayılmıştır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Ege, Karadeniz bölgesi.
Kullanıldığı yerler: Avrupa kayını (Fagus silvatica)nin tohumlarından elde edilen yağ, yemek yağı olarak margarin endüstrisinde kullanılır. Kayın katranının distilasyonundan antiseptik olarak kullanılan kreozot elde edilir. Bu da dıştan romatizma ve deri hastalıklarına karşı kullanılır. Kabuklarının suda kaynatılmasıyla elde edilen su yüz lekeleri ve çilleri giderir.
KAYISI
(Apricot tree) Mensei Çin olarak bilinen, 2-10 m yüksekliğinde, dikensi ve tüysüz bir ağaç. Yapraklar uzunca ve mızraksı, kenarları dişli, ucu sivri veya küttür. Çiçekler beyaz veya pembe renkli olup, yapraklardan daha önce meydana gelirler. Meyvelerin üzeri tüylü olup, sarimsi-turuncu renkte eriksidir. Zerdali olarak da bilinir.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Malatya, Erzincan, Bursa, Amasya, Çorum, Niğde, Kayseri.
Baslıca kayısı çeşitleri şunlardır: Şekerpare, Turfanda, Imrahor, Sam, Kuru kabuk, Çöloglu vs.
Kullanıldığı Yerler: Meyveleri, çekirdekleri ve yaprakları kullanılır. Çekirdeklerinden yağ elde edilir. Etli meyvesi seker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ etmesi bakımından önemlidir. Çekirdek içinden elde edilen yağ badem yağı yerine, yaprakları derelerde balıkları sersemleterek tutmak için kullanılır. Burada yapraklarda bulunan amygdalin maddesinin rolü önemlidir.
KAYNANADİLİ
(Kaktüs / Opuntia / Cactus / Cactus opuntia) Atlasçiçegigiller familyasından bir çeşit bitkidir. En önemli türü Hind inciri (Opuntia leucotricha) dir. "Nopal zamkı" elde edilir.
Kullanıldığı yerler: Dizanteri ve ishali giderir.
KEÇİBOYNUZU
(Carob tree / Harnup / Ceratonia siliqua) Temmuz-ağustos aylarında, yeşilimsi renkli, çok küçük çiçekler açan, 3-10 m boyunda ağaç veya ağaççıklar.Yaprakları 5-11 yaprakçıklı, derimsi, üst tarafları parlak, alt yüzleri donuk yeşil renklidir. Çiçekleri poligamdır, yâni ayni ağaçta erdişi, dişi ve erkek çiçekler bulunmaktadır. Yaşlı gövde ve dallardan çıkan çok sayıdaki yeşil çiçekleri salkım veya kedicik durumundadır. Çanak yaprakları küçük, taç yaprakları yoktur. Meyveleri 10-20 cm uzunlukta fasulye meyvesine benzer. Meyvelerinde sert, esmer renkli ve oval şekilli tohum taşır. Meyveler bir sene sonra olgunlaşır.
Türkiye’de yetiştiği yerler:Akdeniz bölgesi.
Kullanıldığı yerler:Meyvelerinde yağ, sekerler, selüloz ve azotlu bileşikler vardır.Olgun meyveleri gıda olarak kullanılır. Kuru meyvelerin temizlenmiş unu bilhassa süt çocuklarının mide ve barsak bozukluklarında kullanılır. Ayrıca göğsü yumuşatır ve balgam söker. Sigara tiryakileri için faydalıdır.
KEKİK
(Thymus vulgaris / Thymus)
Kullanıldığı yerler: Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. İştahsızlığı giderir. Kalp çarpıntılarını keser. Yemeklerin bozulmasını önler. Barsak iltihaplarını iyileştirir. Salgı bezlerini düzenler. Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Böbrek ve mesanedeki mikropları öldürür. Afrodizyak etkisi vardır. (Cinselliği kamçılar.) Tansiyonu geçici olarak yükseltir. Hastalıklara karşı direnç verir. Öksürük, bronşit ve astımda faydalıdır. Kekik suyu ile banyo, romatizma ağrılarını dindirir. Kandaki seker miktarını azaltır. Hamileler ve guatiri olanlar kullanmamalıdır.
KENEVİR
(Hemp plant / Kendir / Kentir / Kannabis / Cannabis sativa) Mutedil iklimlerde yetiştirilen, temmuz-ağustos aylarında soluk yeşilimsi renkli çiçekler açan, kültürü yapılan ve yabânî olarak da yol kenarlarında, ekilmemiş alanlarda rastlanan, 50 cm-3 m boylarında, bir senelik, iki evcikli ve otsu bir bitki. Esrar otu olarak da bilinir. Gövdeleri dik ve içi bos olup üzerleri dikenimsi tüylerden dolayı pürtüklüdür. Yaprakları uzun saplı, karşılıklı ve el seklindedir. Erkek ve dişi çiçekler ayrı ayrı bitkilerdedir. Erkek çiçekler yaprakların koltuğunda salkım durumunda toplanmışlardır. Dişi çiçekler küçük yaprakların koltuklarında olup hemen hemen sapsızdırlar. Meyve 3-5 mm boyunda, mercimek seklinde, grimsi veya yeşilimsi esmer renklidir. Kenevirin anavatanı Orta Asya’dır. Mutedil iklimlerde de yetiştirilir. Yeryüzünde ip yapmakta kullanılan ilk bitkidir. M.Ö. 3000 yıllarında Çinliler kumaş yapmakta kullanmışlardır. Bitkinin çiçeklenme süresi, dallanma sekli, tüyleri ve yaprak büyüklüklerinin çeşitliliği dolayısıyla farklı tipte kendire rastlanmaktadır. Liflerinden faydalanılacak kenevirler doğrudan doğruya tohumu toprağa serpmek suretiyle ekilir. Tohum keneviri ise açılan özel çukurlara atılır, üstleri toprak ile doldurulur.
Türkiyede yetiştiği yerler: Kastamonu, Samsun, Amasya, Kayseri, Sivas, İzmir, Kütahya.
Kullanıldığı yerler: Bitkinin dişi çiçekli dal uçları, meyveleri yağı ve lifleri kullanılmaktadır. Kendir lifleri, çok sağlam ve dayanıklı olduğu için bilhassa çuval, halat yapımında kullanıldığı gibi, hali ipi yelken bezi vs. yapımında da kullanılır. Bitkinin bilhassa çiçekli dal uçları organik eriticilerde eriyen bir reçine ile bir uçucu yağ ihtiva eder. Reçinede cannabinol, cannabidiol ve tetrahidrocannabinol bulunmaktadır. İyi kalite reçine elde edilmesi iklim ve toprağa bağlıdır. Bu reçine fizyolojik bir tesire sahiptir. Merkezî sinir sistemine etki eder, yatıştırıcı ve uyuşturucudur. Hazım sistemine pek tesiri yoktur. Fakat çok çabuk alışkanlık yaptığından çoğu memleketlerde olduğu gibi memleketimizde de kullanılışı yasaktır. Kenevir bitkisinin dişi çiçek durumlarından elde edilen bu esmer renkli kütle esrar olarak bilinmektedir. Keyif verici olarak Asya ve Afrika’da çok kullanılmaktadır. Esrar, tütün, tömbeki, sigara, ve nargile hâlinde içilebilmektedir. Bazen bal, reçel veya lokum içine konularak yutulur. Eskiden nargile, tömbeki ile veya şerbet ile içilirdi.
Herhangi bir numunenin kenevir reçinesi (esrar) ihtivâ edip etmediği adlî ve pratik bakımdan önemlidir. Bu kontrol beyaz fareler üzerinde biyolojik olarak yapılabildiği gibi, bazı kimyevî renk reaksiyonları (Beam reaksiyonu) ile de yapılabilmektedir.
Memleketimizde esrar veren bitkilerin yetiştirilmesi ve esrar imâli 1932’de 2313 sayılı kânunla yasak edilmiştir.
Kenevir tohumlarından yağ çıkartılır ve yeşilimsi renkli bu yağ bilhassa sabun îmâlinde kullanılmaktadır.
KEREVİZ
( Celery / Apium graveolens ) Geniş yaprakları ve uzun yaprak saplarıyla şişkin gövdesi yenen, kışlık bir sebzedir. Vatani Güney Avrupa’dır. Kereviz, mutedil-serin, deniz havası alabilen rutubetli yerlerde, kumlu, humuslu topraklarda iyi yetişir. Soğukta donar. Fazla sıcakta kalitesini bozar. Kurakta yumru teşekkülü olmadığı gibi yaprakları gevrek ve lezzetli olmaz. Kısa sürede tohuma kalkar. Yaprak ve kök kerevizi olmak üzere iki çeşidi vardır. Yaprak kerevizi, kökü yumru bağlamayan, yaprak sapları uzun bir çeşittir. Kök kerevizi ise, yaprak sapları kısa, kökü yumruludur. Terbikinde Sedanonik anhidrit, sedanolin, limonen, palmitik asid, gayakol gibi maddeler vardır.
Kullanıldığı yerler: Kerevizin hususî kokusu dolayısıyla yaprakları, tursu ve çorbalara konur. Besin değeri çok yüksek olmamakla beraber besleyicidir. Kereviz pişirilerek yendiği gibi, olgunlaştıktan sonra çiğ olarak da yenilebilir. Ayrıca kerevizde B vitamini, demir ve kireç vardır. Kereviz unutkanlığı ve sinir yorgunluğunu giderir, idrar söker, böbrek tas ve kumlarının düşürülmesine yardim eder, kan ve süt yapar, karaciğeri temizler. Seker, yüksek tansiyon ve romatizma da da faydalıdır.
KESTANE
( Castanea vesca / Chestnut) Daha çok Akdeniz çevresi memleketlerinde yetişen, kupulasi dikenli veya çengelli dikenli, küre seklinde ve nişastaca zengin meyveleri olan ağaçlardır. Kestâne ağacının yaprakları biraz sert, kenarları testere dişli ve dişlerin ucu dikenlidir. Erkek çiçekler dik uzun durumlar hâlinde, dişi çiçekler ise üçlü gruplar seklindedir. Yeşil ve dikenli olan meyvenin diş kabuğunun içinde kahverengi kabuklu, yenebilen ve aslında birer tohum olan birkaç tane meyve bulunur. Bu meyvelere kestâne denir. Kestâne, tâzeyken buruk ve acımsı tattadır. Diş kabukları sararıp çatladıktan sonra toplanır. Dikenli olarak diş kabuğu (kupulasi) sopalarla dökülerek temizlenir. Kestâne bir süre toprakta veya toprağa gömülü bırakılırsa daha tatlılaşır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Karadeniz bölgesi.
Kullanıldığı yerler: Kestâne; nişasta, sakkaroz, protein ve tanen ihtivâ eder. Daha çok, pişirilerek (haşlanmak veya kebabı yapılmak sûretiyle) yenir. Kabuklarının suda kaynatılması ile elde edilen çay, ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Meyvesi kasları kuvvetlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve sisliğini geçirir. Kansızlığı giderir. Damar setliği ve yüksek tansiyondan şikayet edenlerle, seker hastaları yememelidir.
KINA AĞACI
(Lawsonia inermis / Lythraceae / Hinna / Henna) Kına ağacıgiller familyasından, ayrık dallı, beyazımsı kabuklu, karşıt yapraklı bir ağaçtır. Çiçekleri beyaz renkli ve keskin kokuludur. Vatani Güney Asya ve Avustralya’dır. Kına boyası, bitkinin yapraklarından ve dal kabuklarından elde edilir. Kına Hindistan'da ipek ve deri boyası olarak kullanılır. Sark memleketlerinin çoğunda parmak ve saç boyası olarak kullanılmaktadır. Deri hastalıklarında derinin mukavemetini arttırıcı gücü yanında, mantarların üremesini durdurucu etkisi (kına ve lavson maddesi) de vardır. Ticarette esmer ve yeşil kına çeşitleri mevcuttur. Tabii olanı esmer renklidir.
Kullanıldığı yerler: Ayak terlemesine engel olur. Dolamada kullanılır. Uyuz ve egzamaya iyi gelir. Guatrın üzerine bağlanırsa fayda görülür. Ağız yaraları ve deri çatlaklarını tedavi eder, saçları besler ve kuvvetlendirir
KINAKINA
(Kontestozu / Quinaquina / Cinchona ) Kökboyasigiller familyasından, anayurdu Peru ve Bolivya olan, ve sanayii bitkisi olarak tropikal ülkelerde yetiştirilen 15 - 20 cm yüksekliğinde bir ağaçtır. Kabuğundan "kinin" çıkartılır. Gövde ve kök kabukları kullanılır. Tadı acıdır.
Kullanıldığı yerler: Ateş düşürür. Sıtmayı tedavi eder. Tifoda faydalıdır. Ağır ve mikrobik hastalıkların nekahat devresini kısaltır. Cilt kaşıntılarında faydalıdır. İştah açar. Kuvvet verir. Kabızlığı giderir
KIZILCIK
(Cornelian cherry / Cornus / Cornel ) Mart-nisan ayları arasında çiçek açan, 2-7 m boyunda, karşılıklı yapraklı ve yaprak döken küçük bir ağaçtır. Genç dallar az çok tüylüdür. Gövdeleri sarimtrak kabuklu ve levhalar hâlindedir. Genç dallar kırmızımsı kahverengidir. Çiçekler küçük, sari ve basit semsiye durumundadır. Çiçek halkaları dörder parçalıdır. Meyveleri eliptik, oval, kırmızı renkli, eksi ve buruk lezzetlidir. Ağustos-eylül aylarında olgunlaşır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Karadeniz, Akdeniz, Anadolu.
Kullanıldığı yerler: Gövde kabukları ve meyveleri kullanılır. Meyvelerde sekerler, mü silaj ve organik asitler; kabuklarda ise reçineli maddeler, tanen ve mü silaj vardır. Kızılcık meyvelerinden ezme, marmelat, meyve suyu yapılır. Kabız edici özelliği vardır. Gıdâ olarak istifâde edildiği gibi kabukları ateş düşürücü olarak kullanılır. Kızılcık çekirdeklerinden, çabuk kuruyan mürekkep yapılır. Kızılcık ağacı sert ve sağlamdır. Ağaç kısmı, yaprak ve kabukları deri sepilemekte kullanılır. Deriyi sarıya boyar. Odunundan barut îmâlinde kullanılan kömür elde edilir.
Anadolu’da bulunan ve ayni şekilde kullanılan diğer türleri şunlardır:
Beyaz çiçekli kızılcık (C. australis): Çiçekleri beyaz olup yapraklardan sonra meydana gelir.
Kırmızı yapraklı kızılcık (C. sanguinea): Yaprakları kırmızımtrak renktedir. Seyrek bulunur.
KİRAZ
( Cherry ) Nisan-mayıs aylarında, demet hâlinde pembemsi beyaz renkli çiçekler açan, kırmızı, etli ve sulu meyveleri olan agacın meyveleridir. Çiçekler etlenerek fındık büyüklüğünde kiraz adi verilen meyveleri verirler. Meyveler, dallarda iki veya üçü bir arada demetler halinde bulunur ve iyice kızarıp olgunlaşınca toplanır.
Kullanıldığı yerler: Meyvesi tâze olarak yenir. Hoşafı, reçel ve konservesi yapılır. Kiraz ağacı kabuğu kabız ve ateş düşürücü, çiçekleri göğüs yumuşatıcı, yaprakları ise müshil olarak halk arasında bâzı bölgelerde kullanılmaktadır. Bunun yanısıra, sivilceleri önler, sinirleri kuvvetlendirir ve kanın temizlenmesine yardim eder.
KİŞNİŞ
(Kişniç / Coriandrum sativum / Coriandre) Haziran-ağustos ayları arasında pembemsi-beyaz renkli çiçekler açan, 40-90 cm boylarında, kötü kokulu, genellikle nemli çayır ve sırtlarda rastlanan bir yıllık otsu bir bitkidir. Gövdeleri dik, üstte dallanmış, silindir seklinde, içi dolu ve üstü çizgilidir. Yapraklar açık yeşil renkli ve tüylüdür. Alt yapraklar uzun saplı ve 3 parçalıdır. Çiçekler dalların uçlarında, semsiye durumunda toplanmıştır. Semsiye uzun saplı, 3-8 kolludur. Çiçekler, beyaz veya pembemsi renkli olup çiçek parçaları 5 parçalıdır. Erkek organlar 5 tâne, dişi organlar ise 2 tane meyve yaprağından ibârettir. Meyve sarimsi esmer renkli, küre seklinde, küçük serttir. Kokusu tâze iken kötüdür. Akdeniz bölgesi bitkisidir. Tarlalarda yabânî ot olarak yetişir. Ancak bahçelerde yetiştirilenler tohum ile üretilir.
Kullanıldığı yerler: Meyvelerinde nişasta, tanen, sekerler, sâbit ve uçucu yağ vardır. İştah açıcı, barsak gazlarını giderici, teskin edici, bas dönmesine karşı kullanılır. Bir çay kasığı dövülmüş tohum bir çay bardağı suda haşlanır. Günde bundan fazla alınması halinde dalgınlık ve sarhoşlukla başlayan bir zehirlenme yapar. Ayrıca sekercilik, konserve, gıda, kozmetik sanâyiinde baharat olarak kullanılır. Cinsel istekleri artıran (Afrodizyak) özelliği vardır.
KUŞBURNU
(Fructus rosa canina) Memleketimizde oldukça yaygın bir gül çeşididir. 2-3 m yüksekliğinde, pembe veya beyaz çiçekli bir ağaççıktır. Meyveleri parlak kırmızı renktedir. Bu gülün olgun meyvelerini saran, başlangıçta ağızı dar bir bardak seklinde olan çiçek ekseni, çiçek tablası olgunlaşınca etlenip, kırmızı bir renk alır. Bu meyvelere “kuşburnu” adi verilir. Bileşiminde tanen, pektin, vitamin C, sekerler ve organik asitler vardır.
Kullanıldığı yerler: İdrar söktürür, ishali keser. Böbrek taslarının düşürülmesine yardımcı olur. C vitamini bakımından zengin olduğu için, çayı ve marmelat tercih edilir.
KUŞKONMAZ
(Spargel / Asperge / Asparagus / Asparagus officinalis / Asparagus acutifolius) Haziran-temmuz ayları arasında yeşilimsi sari renkli çiçekler açan, 50-150 cm boyunda, çok yıllık otsu bir bitkidir. Sulak, kumlu ve killi, kuvvetli topraklarda, ormanlık yerlerde yetişir. Kültürü de yapılmaktadır. Gövdeleri dik, yeşil düzgün yüzlü ve yaygın dallıdır. Dallar dalcıklara ayrılmış olup, ince, yeşil renkli, 3-6 tanesi bir aradadır. Yapraklar küçük ve zarımsıdır. Çiçekler teker teker veya çift olarak yaprakların koltuğunda bulunur. Erkek çiçekler 6 parçalı ve parçalar çan seklinde birleşmişlerdir. Meyveleri kırmızı veya siyah renklidir. Kuşkonmazlar, evlerin balkon ve salonlarında süs bitkisi olarak saksılarda yetiştirilir. Karanfil ve benzeri süs çiçeklerinin etrafına konarak bunlara zenginlik verir. Kuşkonmazın memleketimizde 10 türü vardır.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara bölgesi, Ege, Akdeniz ve Orta Anadolu.
Kullanıldığı yerler: Kuşkonmaz (Asparagus) azotça zengin, iştah açıcı, genç sürgünleri lezzetli bir sebzedir. Tıbbî olarak bilhassa Asparagus officinalis türü kullanılır. Tıbbî olan bu türün kök ve rizomlarindan faydalanılır. İdrar söktürücüdür. Yüksek dozlarda böbrek epitelini tahriş eder. Bu sebepten ancak böbrek ve idrar yollarından rahatsızlığı olmayana verilebilir. Bilhassa kalp kifâyetsizliklerinden ileri gelen ödemlerin boşaltılmasında kullanılır. Kuşkonmazlarda A, B, C vitamini bol miktarda bulunmaktadır. ayrıca, kandaki seker miktarını düşürür, sivilce ve egzamanın iyileşmesine yardımcı olur ve zihin yorgunluğunu giderir.
KUŞDİLİ
KUŞÜZÜMÜ
|